Bu blogda ara

28 Ocak 2013 Pazartesi

Büyük Risk

İyi akşamlar arkadaşlar. Bir yazımla daha sizlerle beraberim. Konumuz malum 1 saat önce transferi açıklanan Drogba. Şimdiden söyleyelim. Hayırlı olsun. Drogba Galatasaray ile anlaştı.

Bazı kesimler GS'ın dünya transfer piyasasını değiştirdiğini söylüyor. Ünal Aysal'ın GS için harika bir isim olduğunu düşünüyorlar. Sneijder ve Drogba gibi iki kaliteli ismi getirdiği için. Drogba'ya sevinenlerin canını sıkabilirim. Ama gerçekleri de unutmamak lazım.

Galatasaray Drogba'yı alarak aslında büyük de bir risk aldı. 1.5 yıllığına 10 milyon euro alacak bir adamdan bahsediyoruz. Adamın yaşı 35. Geldiği lig Çin Ligi. Yaklaşık 6 aydır düzgün bir ligde oynayamıyor. Ayrıca maç başı 20 bin euro alacak. Ayrıca da yabancı sınırlamasına bayağı etki yapacak. Çünkü seneye yabancı sınırı 5'e iniyor. Bunlar Drogba'nın ülkemize gelmesini gerçekleri.

Herkes toz pembe görüyor olayları. Başta Galatasaraylılar ama yerlere göklere çıkaramadığını o çirkef Fatih Terim bile stoper ve sol beke ihtiyacımız var diyor ama gelenlerin mevkileri 10 numara ve forvet. Eee stopere Drogba'yı sol beke de Sneijder'i mi koymak için aldı bu adamları Galatasaray? 

Tamam bu adamın kariyeri tartışılmaz. Ama belli bir sezona kadar tartışılmaz. Madem ki Drogba son sezonda çok iyi olsaydı neden Chelsea onu satardı? Hadi madem sattı. Alan Shangai neden bu adamı bırakır? Bunu hiç düşünmedi Galatasaray taraftarı. Bunları düşünsünler bakalım.

Drogba'nın gelmesi demek Burak'a Umut'a Elmander'e Baros'a saygısızlık demektir. Bu 4'ünün biletleri kesilmiştir. Koskoca Türkiye Milli Takımı'mızın forvetleri takımın yedek durumda kalacaklardır. Veya da mevkisinde oynamayacak sol kanatta oynayacaktır. Bu da rezalet.

Ben kesinlikle yabancı transfer düşmanı değilim. Okuyanlar bilir. Belhanda'yı FB'ye önerdim. Çünkü bu tip adamların bu ülkeye gelmesi lazım. Belhanda daha 22 yaşında. Drogba 35. Belhanda bu ülkeye kariyerini daha iyi bir şekilde devam ettirmek için geliyor Drogba ise tamamen para için.

Sözlerimi bitirirken bu transferin hala yanlış olduğunu düşünüyorum. Savunmaya yapılmayan takviyeler GS'ın başına büyük işler açacaktır. Benden bu kadar. Herkese iyi akşamlar.

27 Ocak 2013 Pazar

Zihniyetlerin Değişmesi Gerek !

Herkese merhaba. Uzun bir aradan sonra yine bir yazımla beraberiz. Bugün Gaziantepspor - Fenerbahçe maçından çok Fenerbahçe'deki bu zihniyetten bahsedeceğim. Çok ilginç bir zihniyet var neticede.

Fenerbahçe dün akşam zorlanarak da olsa Gaziantspor'u deplasmanda Semih ve Sow'un golleriyle yendi. Oyun kötüydü. Ama alınan da 3 puan vardı. Bu şekilde düşünürseniz Polyannacılık diye tabir ettiğimiz kavramdan nasibinizi alırsınız. Böyle düşünülmemeli.

Bir Fenerbahçeli olarak bu takım bu sezon beni neredeyse tüm maçlarda kanser etmeye devam ediyor. Kötü oyun ve inatçılık var. Burada bu kötü oyunun nedeni futbolculardır. Kendi kalitelerine yakışmayacak şekilde oynuyorlar. Koskoca Kuyt sadece koşuyor diye oynatılıyor resmen. İnatçılık ise hocaya ve yönetime aittir.

Aykut Kocaman 1 Ekim tarihinde Alex'i belki de Fenerbahçe'nin gelmiş geçmiş en iyi yabancısını gönderdi. Tamam hadi gönderdin. Onsuz Fenerbahçe'nin planlarını yapmamışken hala daha tek forvet neyin çabasıdır Aykut Hocam? 3 sene önce bize defansif orta saha olarak gelen bi adamın 10 numara mevkinde oynaması da saçmalıktan ibaret değildir. Bu mevkiye transfer yapılmayacaksa da (ki Belhanda geliyor) oynat 4-4-2 ile.

Bana burda eleştiriler gelebilir. Hocayı eleştirme diye. Ama bu eleştirileri sadece ben değil aklını başına devşiren tüm Fenerbahçe taraftarı yapmalıdır. Yapanlara da saygı gösterilmelidir. İyi oynamadığımızı herkes bilmesine rağmen hala yazımın başında da belirttiğim gibi Polyannacılık yapmak da neyin nesidir? Ha o Polyannalar birilerine iyi görünmek için bunları yazıp çiziyorsa o ayrıdır.

Tabi işin yönetim kısmı da vardır. Malum süreçte yorulmuş bir başkan artık bazı şeyleri hazmedemiyor. Mesela Alex'i hazmedemediğinden dolayı gönderdi belki de. Yorgun bir başkanın bu kulübe hiçbir faydası dokunmaz. Keza yorgun bir teknik adamın da.

Aziz Yıldırım'ın bu kulübe çok faydaları dokunmuştur. Kabul. Ama yorgunluk da baş gösterdi. Takımı bir diktatör gibi yönetmek de neyin nesidir? Hem kendisi kimse Fenerbahçe'den büyük değildir diyor ama davranışları tam tersini söylüyor. O yüzden atık bu koltuğa daha dinamik bir adam gelmelidir. Artık isim veremem. Siz çıkartın kimi istediğimi.

Sözlerimi bitirirken de bu yukarıda anlattıklarım yetmezmiş gibi GFB denile bir grup da sanki kulüpte olay çıkartmakla mükellef. Her şeye muhalefet derler ya. Aynen öyle. Lütfen iç savaşı bırakalım. Her bakımdan. Yönetim taraftar futbolcu. Her bakımdan. Bir kez daha söylüyorum. Fenerbahçe'de zihniyetler değişmedikçe oyun da değişmez. Bu böyle biline.

23 Ocak 2013 Çarşamba

Gençleri Kazanma Operasyonu

Bir yazımla daha herkese merhaba. Az önce Fenerbahçelilerin (başta ben olmak üzere) şampiyon oldukları kadar sevindiği bir maç sona erdi. Sebebini alt satırlarda bulacaksınız. Fenerbahçe Ziraat Türkiye Kupası'nda Bursaspor'u 3-0 yenerek yarı finale kalmayı garantiledi. Aslında bakıldığında sıradan bir maç gibi duruyor. Ama öyle değil ...

İlk sevindirici haberler maçtan önce gelmeye başlamıştı. Aslında bu sevindirici haberler sadece Fenerbahçe açısında değil gelişmekte olan Türk Futbolu açısından da önemliydi. Fenerbahçe'nin 11'inde 18 yaşındaki Salih ve yedeklerinde 16 yaşındaki Beykan vardı. 

Maç başladı. Fenerbahçe Elazığspor maçına göre daha iyi oynuyordu. Belki de Bursaspor'un yedek kadroyla çıkması da bunda etkiliydi ama Fenerbahçe'de sanki değişen bir şey vardı. Öyle ya daha maçın 5. dakikasında Salih Xavivari bir pas verdi Semih'e. Semih kaçırdı bu pozisyonu. Bu Fenerbahçeliler için maçın iyiye gideceğini işaretiydi.

Oyunda tempo Fenerbahçe lehine yüksekken Salih çok uzun bir pas verdi. Semih sağ kanatta orta açtı ve Bursa savunmasında elle müdahale olunca karar penaltı oldu. Açıkçası şaşırdım çünkü Fenerbahçe 1 yıldır penaltı kullanmıyordu. Sonunda penaltı kazanmıştı. Alex'ten sonra da kimin penaltıcı olacağını da öğrenecektik böylece. 

Semih topun başına geçti ve golü attı. Aslında golün yarısını Salih'e yazmak gerekir. Penaltı pozisyonunu o yaptırmasa da yaptıran kişiye çok güzel pas çıkartmıştı. Semih de penaltı kullanmayı artık kimden öğrendiyse (!) topu ve kaleciyi ters köşelere yatırdı.

Maçın ikinci yarısında Bursaspor oyuna Tuncay'ı aldı. Bir kısım taraftar alkışladı bir kısım taraftar yuhaladı. Ama bana kalırsa böyle bir adama laf edilmemeliydi ki nitekim adamlılığını gösterdi bile. İkinci yarının başında kafayla golü attı ama hakem ofsayt gerekçesiyle golü saymadı. Asıl hareket golü attıktan sonra oldu. Ofsayt olduğunu daha öğrenmeyen Tuncay tribünlere özür dilerim hareketi yaptı. Adamlılık bu olsa gerek.


Artık kandilden midir bilinmez Semih çok ilginç bir gol daha attı. Uzaklardan Semih'e çarpan top ağlarla buluştu. Aslında bu pozisyon anlatılmaz yaşanır. O yüzden resmini üste koydum.

Skor 2-0 oldu. Salih'in iyi oyunu vardı. Ve bu dakikada Aykut Kocaman oyuna Beykan'ı alarak Türk Futbolu ve Fenerbahçe için bir genci daha sahaya sürdü. Teşekkür ederiz. Aslında asıl teşekkürü Şenol Çorlu ve ekibine etmeliyiz.

Fenerbahçe rahat oynuyordu. Paslar yerinde hamleler her şey harikaydı. Ve Ünal Aysal'ın da tabir ettiği gibi adeta pastada bir çilek gibi sahneye çıktı GENÇ BEYKAN. Hayatındaki ilk resmi maçında ilk golünü attı. Kaledeki Volkan'dan tut asisti yapan Semih'e kadar takımın en tecrübelisi Kuyt'tan tut da akranı Salih'e kadar herkes Beykan'ı tebrik etti. Hatta Cristian omzuna bile aldı GENÇ BEYKAN'ı.,

Sonuç olarak Fenerbahçe bugün sadece maçı değil genç Semih'i genç Beykan'ı ve genç Salih'i kazandı. Dikkat ederim GENÇ SEMİH'İ (!) de.



22 Ocak 2013 Salı

Onu Çekme Bunu Çek David Hawkins !

Sözlerime başlarken zevk verici maddenin ne olduğunu sizlere sormak istiyorum. Zevk verici madde... Kabul edin insanın aklına ilk olarak cinsel içerikli bir şey gibi gelse de konu spor olunca bunun adı doping olarak karşımıza çıkıyor.

Geçen sezon Beşiktaş'ı Arroyo ve Bonsu ile birlikte şampiyonluğa taşımış ve bu sezon başında Galatasaray'a transfer olmuş David Hawkins'te zevk verici maddeye rastlanılmıştı. Bazıları eroin dese de hadi ben olayları daha masum şekilde ele alıyım. En iyi yönden yani.  Hadi gelin şunun adına DOPİNG diyelim. Çünkü karşılığı o. Her ne kadar bazıları tarafından kullanılmak istenilmese bile. 

Aslında biz DOPİNG kelimesine pek de yabancı değiliz. Bu ülkede kimler doping kullanmadı. Milli atletimiz Süreyya Ayhan bile kullandı bu lanet zevk verici madde olan DOPİNGİ.  Diğer kişileri söyleyerek onları küçük düşürmek de istemem ama onlar asıl bu maddeyi alarak insanlıktan çıktıklarını çoktan bizlere göstermişlerdir.

Bunu en yakın olarak aslında kadın basketbolcu Taurasi de gördük. Fenerbahçe'de oynarken dopingli madde kullanımı denildi. Bakın dikkat edin. Zevk veren madde değil dopingli denildi. Her neyse araştırdılar ettiler yok A numunesi yok B numunesi yok şu yok bu derken bu kadın baskılara dayanamadı ve takımdan ayrıldı. Bu kadın basketbolcuyu da alan tanıdığımız bir takım Galatasaray aldı. 

Gel zaman git zaman Hacettepe Üniversitesi'nin dopingli dediği Taurasi'nin doping kullanmadığı ortaya çıktı. Ama nerde çıktı Almanya'da. Yurt dışında. Bizden daha iyi yaşam standartları olan bir yerde. Her neyse. Olan Fenerbahçe'ye bi de bu bayan basketbolcuya oldu.

Şimdi de bu sabah bir haber geldi. Aslında ilk duyduğumda şaşırdım. Ama sonradan nedense olayı kabullendim. Hawkins zevk veren madde yani nam-ı değer DOPİNG kullanmış. Ayıptır ayıp. Kendini düşünmüyorsan şu takımını düşün. Veya sana vuracakları dopingli damgasını düşün. Ama nerdee?

Neticede Galatasaray resmi sitesi az önce bi açıklama yaptı. B numunesine de bakılacak dedi. Bakmazsanız şerefsizsiniz be. Ulan senin bu adamı bir an önce göndermen lazımken sen hala ne B ne C numunesiyle uğraşırsın ki? Sen koskoca Galatasaraysın. Basketboldaki geleceğin sadece Hawkins'e mi bağlı yani? Öyle olsa bile senin bi adın var sanın var. Bunları düşünmen lazım. Prestijini düşünmen lazım. Bunu sadece GS diye söylemiyorum. Aynı şeyi başka büyük takımlar da yapsa yine aynı şeyleri söylerdim.

Her şey olup bitmeliydi ama dur bakalım. Bi de B numunesine bakalım. Bu düşünce zihniyetiyle hiçbir yere ilerleyemeyiz. Olduğumuz yerde dururuz.

Ha bi de medyaya da helal olsun. Ortada yapılan böyle çirkin bir olay var ve kimse bundan doğru düzgün bahsetmedi. Ama sinirlendim. Konu Fenerbahçe olunca DOPİNG kullandı Allah onun belasını versinler. (Ki Taurai kullanmadı) Konu Galatasaray olunca zevk veren madde. Lütfen adam gibi habercilik yapın. Lütfen

Sözlerimi bitirirken de Hawkins'e bir sözüm var. Nam-ı değer İmparator'dan alıntı yaptım. Bu da önemli...

ONU ÇEKME BUNU ÇEK DAVİD HAWKİNS

21 Ocak 2013 Pazartesi

Belhanda İyidir İyi !!!

Öncelikle Türk futbolunun gelişerek ilerlediğini söylemek istiyorum. Birçok önemli yabancı oyuncular son 10 yılda bu ülkeye geldi. Roberto Carlos'undan tut da Anelkası'na Ribery'sinden tut da son olarak Sneijder'ine kadar. Alex , Hagi gibi isimler zaten söylemiyorum. Onlar zaten efsane.

Fenerbahçe 21 Ocak 2013 saat 19.07 itibariyle önemli bir 10 numarayı kadrosuna katacağının sinyallerini verdi. Younes Belhanda. Belki ismi çok duyulmamış esamesi fazla bilinmiyor ama ciddi olarak söylüyorum bu adam gelecekte çok başarılı yerlere gelecektir. 

Montpellier diye bir takım. İsmini bile söyleyemiyoruz. Daha doğrusu güçlük çekiyoruz. Bu kulaklar neler duydu. 'Monpölyo , Montepelliye , Montopelliye' falan filan. Her neyse. Bu adam o takımı Fransa Ligi'nde Giroud ile birlikte şampiyonluğa taşıdı. Ki Fransa gibi prestijli bir ligde. Lyon'ların PSG'lerin Marsilya'ların olduğu bir ligde.

Golleriyle seri çalımlarıyla herkesi büyüledi, adından söz ettirdi. Şampiyonlar Ligi'ne çıktı. Yetmedi ilk sezonu için gayet iyi olan bir ortalama tutturdu Devler Ligi'nde. 6 maçta 2 gol.  En önemlisi sadece gol atmıyor attırıyor da.

Uzun lafın kısası bence Fenerbahçe iyi bir transfer yaptı. 10 numarası zaten yoktu O gittiğinden beri. O dememi mazur görün. Her adını duyduğumda ona yapılan haksızlıklar geliyor. Her neyse biz konumuza dönelim. Kısacası Fenerbahçe'ye hayırlı olsun. İyi bir adam aldılar. Inter de bu adamın peşindeydi malum.

Sonuç olarak Fenerbahçe transfer politikasında emin yoluyla ilerliyor. Inter'in çöpe attığını değil taptığı almak istediği adamı alıyor. Bi de bu çerçeveden olayları düşünelim.

Herkese iyi geceler. Başka yazımda görüşmek üzere.

20 Ocak 2013 Pazar

Büyük Bir YAZIK !!!

Yazıma yazık diyerek başlayacağım. Çünkü hakikaten yazık. Bu takıma gönül verenlere yazık. Para verip stada gidip maç izleyenlere yazık. Evlerine sırf Fenerbahçe'nin maçlarını izlemek için Lig TV alanlara yazık. Yazık oğlu yazık.

Aslında maçın anlatacak hiçbir yanı yok. Fenerbahçe bildiğimiz gibi kötü oynadı ve kazanamadı. Daha doğrusu ilk 45 dakika kötü oynadı. Baktığınızda son 45 dakika yani yumurta kapıya gelince öyle bir oynadılar ki bu oyunun karşılığı 2 gol oldu hatta. Maçın başından beri (Sow hariç) oynamayan adamlar bi anda cin çapmışa dönüp oynamaya başladılar.

Aykut Kocaman ise o pasifliliğini her zaman olduğu gibi gösterdi.  Belki de onun büyük bir suçu yoktu. Neticede çıkarabileceği en iyi kadroyu sahaya sürdü. Ama kenarda o kadar çaresiz görünüyordu ki bu maçtan sonra istifa bile edebilir. Her ne kadar edecek olsa bile bu istifa Aziz Yıldırım tarafından kabul edilmez ya. O da ayrı bir konu. 

Elazığspor ise gayet hiç istifini bozmadan çok iyi oynamayı bildi. Helal olsun. Yılmaz Hoca takımını iyi hazırlamış demek ki. Ya da Fenerbahçe'yi çözmek artık her takım hocası gibi kolay oldu. Neticede ligde neredeyse her takım Fenerbahçe'den puanlar çalmış.

Maç içinde Gökhan ve Zeegelar'ın yaptığına ne demeli? Birbirinizle didişeceğinize  oyununuza bakın. Çünkü ancak o zaman faydalı olabilirsiniz takımınıza. Bak şimdi ikiniz de haftaya yoksunuz. İyi bari 1 hafta evinizde yatarsınız...

Sonuç olarak FB artık ligi bırakacak gibi. Bari Avrupa'ya önem verip ülkemize bi kupa getirse. Ülke puanımız artsa. Ama nerdeee. Bu oyunla bırak Avrupa'yı 2. ligin kupasını bile alamazsın...


Ayrıca bir tebrikler de Karabükspor'a. Bugün Trabzonspor'u iyi bir oyunla deplasmanda 3-1 yendiler. Böylece 4 büyüklerden 3'ünü yenerek bir rekor kırdılar. Helal olsun...

Ayrıca Galatasaraylı arkadaşlarımıza da hayırlı olsun diyelim. Sneijder Galatasaray'da. Umarım faydalı olur. 

Bi dahaki yazımda buluşmak üzere iyi akşamlar.

Basketbol Buysa Şimdiye Kadar İzlediklerimiz Neydi?

Her şeyden önce bu organizasyonda olan herkese teşekkür ediyorum. Hem kendimce hem de basketbolseverler olarak. Bize ciddi anlamda basketbolu izlettirdiğiniz için. Çok sağolun.

Bilindiği gibi her sene ülkemizde düzenlenen Beko Basketbol All Star yine düzenlendi ve az önce sona erdi. Bitsin istemedim açıkçası. Çok güzeldi. Her yönüyle. Basketbolla futbol kadar ilgili olmama rağmen hiç sıkılmadan baktım. Çok iyidi.

İlk olarak 3 sayı yarışmasıyla başladı. Belki de bu alanda bir rekor kırılmak üzereydi ki olmadı maalesef. Kirk Penney tam 22 atış puanı aldı. Bu büyük bir başarı çünkü Avrupa'da bile rekor 22. Neticede yarışmayı da o kazandı. 

Geldik smaç yarışmasına. Benim favorim açıkçası İlkan'dı. Ama İzzet parkenin hakkını verdi valla. Özellikle Sinan Güler ile anlaşıp attığı smaçlar görülmeye değerdi. Belki de Türk basketbolu için yeşil ışık yanıyor. Eğer bu ışık yanıyorsa bunun en büyük katkısı İzzet gibi gençlere ait. 

Ardından şut yarışmasında efsaneleri gördük.  Ama kazanan takım çok iyi bir ekip oyunuyla Serdar Apaydın, Esra Şencebe ve Ewing takımı oldu. Bu oyun ilk defa oynanıyordu. Ama açıkçası başarılı da oldu. Hem efsaneleri görme şansımız da oldu.

Gelelim maça. Aslında konuşulacak çok fazla bir şey yok. Malum yapılanların hepsi şov. Ama yine de böyle bir şovun sonucunun son topa kalması da harika oldu. Maçı yabancılar 116-115 aldı. Yabancılarda en çok Vujacic ve Dorsey dikkat çekerken ; Türklerde ise Semih Erden, Ersin Dağlı gibi isimler iyi oynadı.

Ardından maç bittikten sonra birçok kişinin beklediği çıktı ve MVP Dorsey oldu.

Maçtan çok Murat Murathanoğlu da iyiydi. Hele hele maç bittikten sonra Ender Arslan'ın kızıyla birlikte gelip onun taklidini yapması ise harikaydı.

Kısaca biz ülke olarak böyle bir basketbol istiyoruz dersem biraz hayalciliğe kaçar bu ama ligdeki o sıkıcı oyunu da şahsen istemiyorum. Ayrıca 2013 yılının All Star'ını da hiçbir şeye değişmeyeceğimi de belirtmek isterim.  


19 Ocak 2013 Cumartesi

Menemen İyi Pişmedi

Bir yazımla daha sizlerle beraberim arkadaşlar. Bugün Beşiktaş - İBB maçını konuşacağız. 

Maçtan önce Beşiktaş için çok büyük anlam ifade eden bir maçtı. Neticede kazansalardı averajla lider olacaklardı. Ayrıca bu maçta Beşiktaşlı taraftarlar sol bek oyuncusu Emre Özkan'ı izleme fırsatı buluyordu. Bu da tüm gözlerin onun üzerinde olmasını sağlıyordu.

Beşiktaş alışılmışın dışında maça isteksiz arzusuz başladı. Ama İBB takımına göre daha üstün oynuyordu. Top kapmalar mücadeleler görülmeye değerdi. İBB ise sahaya kapanma taktiği ile çıkmıştı. Az biraz da pres yapıyorlardı.

Oyun böyle sessiz sakin devam ederken sahneye Webo - Holmen ikilisi çıktı. Webo bir 10 numara gibi pasını verdi Holmen'e de dokunmak kaldı. Beşiktaş bu golle beraber neye uğradığını şaşırdı. Soğuk duş etkisi yarattı bu gol. Derken dakikalar sonra sahneye Sivok'un kafası çıktı.

Luciano ve Lugano'dan sonra ligimizin golcü savunmacısı Beşiktaş'a kısa süreli bir rehavet çöküntüsü yaşattı. İlk yarı böyle bitti. İkinci yarı ilginç başladı. Yine oyun böyle durgunken sahneye Olcay çıktı. Attığı gol harika bir goldü. Onu eleştirenlere de iyi bir cevap verdi böylelikle.

Sahada taraftarlar tam rahatlamışken şüpheli pozisyonda (ki bence hakemin kararı yanlış) Doka golü attı. Pozisyonun başında açık şekilde topu elle asla da haKEM bunu görmedi ve golü verdi. 

Maç 2-2 olduktan sonra Samet Aybaba oyuna nam'ı değer Ferdi yani Fernandes'i aldı. O adamcağız bu saatten sonra ne yapsın? Sakatlıktan yeni çıkmış ve maç 2-2. İşi zordu. Nitekim belki de yapabileceğinin en iyisini yaptı ama olmadı.

Sonuç olarak İBB zorlansa da bu deplasmandan 1 puanla ayrıldı. Ama iyi oyunla falan değil biraz hakem sayesinde biraz da şans sayesinde.

Ayrıca aklıma gelmişken ; her ne kadar hakemi eleştirsem de maçın ilk yarısında sahada 2. top varken herkesten önce oyun soğumasın diye o topu dışarı attı. Bu davranışı da takdire şayandı.

Ayrıca ve ayrıca Bülent Korkmaz'ın çalıştırdığı takımların da Galatasaray derbisi dışında böyle dirençli oynamaları da iyi bir şey. Ama Galatasaray derbileri DIŞINDA.





İntikam!...



Öncelikle herkese merhaba.Euroleague'deki temsilcilerimizden Fenerbahçe Ülker'i konuşacağız bugün.Potasında 90 sayı yemeye alışan Fenerbahçe Ülker dün akşam Caja Laboral'e 97-75 kaybetti ve son sıraya demirledi.Euroleague'de aralık ayının en değerli oyuncusu seçilen Maciej Lampe'yi Batiste ile tutmaya çalışmak ile Pianigiani zaten hatayla başladı maça.Nocioni'nin de gününde olmasıyla Fener için maç iyi başlamadı.McCalebb'in devreye girmesiyle ilk çeyreği 1 sayı farkla kapatsak da savunma zaten alarm veriyordu.Fenerbahçe aslında Bremer'ı göndererek aslında büyük bir yanlıştan dönmüştü ama daha büyük bir yanlış yaptı: Tripkovic!  İkinci çeyrektede San Emeterio oynayınca zaten savunma direnci olmayan takımımız iyice düşmeye başladı.Bogdanovic yine çırpındı,takımı sürükledi ama yine onun emekleri boşa gitti.Emir'den başka Bogdanovic'e ayak uyduran olmayınca Aziz Yıldırım dahil çoğu taraftar salonu erken boşalttı.Twitter'da bile Pianigiani istifa sesleri duyulmaya başlandı.

Kim bilir Efes 18 sayı geriden gelip Laboral'i Vitoria'da yenmeseydi belki de Beşiktaş ve Fenerbahçe Caja Laboral'in kurbanı olmayacaktı.İntikam denir mi buna acaba?

Haftaya Fenerbahçe Khimki'yi konuk edecek.Gerçekten zor maç olacak ama maç İstanbul'da olduğu için umudu kesmemek lazım.Başka yazılarda görüşmek üzere...

18 Ocak 2013 Cuma

GS(neijder)SİZ OlmuyormuşMUŞ

Herkesin malumudur Galatasaray ikinci yarının açılış maçında Kasımpaşa'ya 2-1 yenildi. Ama yenilmek hafif kalır. Resmen ezildiler. 
Hani Ünal Aysal'ın o ballandıra ballandıra anlattığı Sneijder'e gerek yok. Valla bak. Şu an bu takıma bariz bir şekilde stoper lazım. Bir sol bek lazım. Siz ihtiyaçlarınızı değil de isteklerini ön planda tutarsanız kötü son kaçınılmazdır. 
İyi güzel maç başladı. Galatasaray o baskılı oyunla başlamadı maça. Ama 'BAL' diye tabir ettiğimiz pozisyonda Elmander golü attı. Bu dakikadan sonra Galatasraay işini sağlama almıştı aslında. Kötü oynadığı bir maça golle başlamak. Ama Allah'ın sopası yok. 
Devre arasında Antep'ten transfer edilen İbricic Semih'in yanından YÜRÜYEREK sürdüğü topa çok sert vurarak takımının beraberliği yakalamasını sağladı. İşin ilginci İbricic Antep formasıyla da GS'a gol atmıştı.
Hadi ilk yarı böyle karman çorman bitti. Ya ikinci yarıya ne demeli? Bitik bir Galatasaray ve devrenin hemen başında yenilen harika bir gol. Viudez. İsmi pek bilinmezdi. Böylece bizlere öğretmiş oldu.
Maçın sonuna kadar da GS pozisyonları elinin tersiyle itince maç 2-1 bitti. Ama emin olun Galatasaraylıların istediği Galatasaray bu değildir. Ayrıca Kasımpaşa'dan Özer de eski günlerine dönmüş. Adama bak sen. Helal olsun be.

Ha bi de son sözüm Sneijder deyip kendini yırtanlara. Bu takıma önce stoper sonra sol bek sonraa ancaaa para yeterse Sneijder lazım. Net...